Kayıtlar

ŞEYHÜLİSLÂM YAHYÂ

Babası Ankaralı Şeyhülislâm Bayram-zâde Zekeriyyâ Efendi'dir. Bu kişi Ebussuud Efendi'den sonra Osmanlı şeyhülislamlarının en değerlilerinden sayılır. Yahyâ Efendi ilk eğitimini aile içinde görmüş ve Abdülcebbâr-zâde gibi devrin büyük ulamasından ders görerek yetişmiştir. Sultan IV. Murad'ın Revan ve Bağdat seferlerine katılmıştır. Herkesçe sevilen, zarif, hoşsohbet, güleç yüzlü, latifeci, yüksek ahlâklı ve mütevazı bir kişiliğe sahiptir. Yahyâ Efendi daha önceki asırlarda Necâtî Bey ve Bâkî tarafından temsil edilen "şehir Türkçesi"ni başarıyla devam ettirmiştir. Özellikle gazellerinde duru ve sade Türkçe, dile hakim, rahat ve rindce söyleyiş göze çarpar. Şuh ve serbest üslubu Nedîm'i müjdeler. Eski devir ile yeni devir arasında köprü rolü üstlenmektedir. İlahî aşkı yoğun ve taşkın bir beşerî aşk kisvesi altında başarıyla işlemiştir. Mahallî unsurlara yer verir. Toplumdaki olumsuzluklara sebep olan tipleri iğnelemesi asrın üslubunu yansıtır. Sâkî-nâm

Fuzûlî'den Leylâ ve Mecnûn Hikâyesi

Fuzulî hikâyeye Mecnun'un babasını anlatarak başlıyor. Arap kavmine mensup bu itibarlı kişinin varisi yoktur. Bu durum için Fuzulî'nin yorumu şudur: " Fertzendsüz âdemî telefdür  Bâkî iden âdemi halefdür " (Oğulsuz insan telef olmuş sayılır. İnsanı ölümsüz kılan halefidir.) Fuzûlî ancak kabiliyetli bir oğlun mutluluk getireceğini de belirtir. Akılsız, çirkin davranışlı ve ahlâksız bir oğla sahip olanlara "ah" eder. Çünkü böyle bir velet sahip olan ana baba ayıplanacaktır, utanacaktır. Oğlu olsun diye çok çabalar harcayan bu kişinin sonunda dileği kabûl olur ve bir erkek dünyaya gelir. Bebek olmasına rağmen kişiliği hayli olgundur. Doğar doğmaz ağlayıp inleyerek sanki şöyle der: " Ya'nî ki vücûd dâm-ı gemdür  Âzâdelerün yiri 'ademdür " (Varlık gam tuzağıdır; hürlerin yeri ise yokluktur.) Bebeğin cefası bol dünyadan dileği, gamını sürekli arttırmasıdır. " Zevk ile geçirme rûzgârum  Fânî olana yoh i'tibârum "

NEDÎM

Asıl adı Ahmed'dir. İstanbul'da, tahminlere göre 1681 yılında  doğmuştur. Anne tarafından da baba tarafından da soylu ve asil iki aileye mensuptur. İyi bir medrese eğitimi görmüştür. Hak ettiği ilgiyi Nevşehirli İbrahim Paşa'dan gören Nedîm, Paşa tarafından 3. Ahmed'e takdim edilmiştir. Kendi ifadesi "Beşiktaş'a yakın bir hane-i viranımız vardır"dan anlaşıldığı gibi Beşiktaş semti civarında oturmuştur. Lale Devri sarayının eğlence alemlerinden uzak durmamış, bu eğlencelerin aranan ismi olup İbrahim Paşa ve Padişah ile beraber bulunmuştur. Yer yer olabildiğince serbest bir tavır takınmasına rağmen en lâubâli şiirlerinde bile bayağılığa düşmemiştir. Bu asırda halk edebiyatı ve zevki ile klasik edebiyatı birbirine yaklaştırmıştır. Mahallîlleşme Cereyanı dediğimiz akımı zirvesine ulaştırmıştır.  Klasik şiirin kalıplaşmış bazı kurallarından bağımsız olmayı seçmiş, şiirini  ses ve söz anlaşması ile kurmuş büyük bir şairdir. Yeni mazmunları, ince